30 Temmuz 2012 Pazartesi

Mutluluk güldürdüğü kadar ağlatır da insanı!

 Nedir bu his, neyden doğar, kimlerle paylaşılır? Ya da bir neden aranmalı mıdır gülümsemek için? Hiç zannetmiyorum! En basit, en ufak şeyler, en büyük hazzı verir bazen mutlu olmak için. Bir neden aramadan ansızın çıkar karşımıza, sanki yanımıza gelip kol altımızdan gıdıklar gibi.

 Tahmin etmezdim bu kadar iz bırakacağını bende, bu kadar seveceğimi sizleri. Her anımızın bu kadar doyumsuz olacağını, hiç düşünmezdim... Saatler hızla akıyor birlikteyken, kahkahalar eksik olmuyor elmacık kemiklerimde ve seneler geçse de doyamıyorum sizlere...

 Hep birlikte nice senelere!

 EYOF Ulaşım'a hitaben...




2 Temmuz 2012 Pazartesi

İBER YARIMADASI
Loading ıIIIıIIııIı.... %90

 Vallahi niyetim bu değildi, neydi nasıldı bende bilmiyorum açıkcası :) Bu yüzden de zorlamadım, UEM'in ortasından akan derenin akıntısına bıraktım kendimi. İlk zamanlar akıntının tersine doğru nehrin içinde çırpınmaya çalıştım, fazla uzaklaşmamaya vs. Hani dedim belki yakın çevrede kalırsam Erasmus hayatımdaki okul hayatım daha bir istikrarlı olur. Dedim evet ben onu dedim de UEM pek benim gibi düşünmemiş. Düşünmemiş olacak ki istikrarlı bir şekilde her seferinde ders saatine denk gelen seminerler, fiestalar, mitingler (ki bun İspanyolların genel bir sorunu) , hocaların gezintileri vs. Kısacası bi yerde beni zorla ittirdiler. "Kızım bak - git - gez!" Peki, bundan iyisi Şam'da kayısı, da oraya gidemedim henüz işte ;)

 Ortada fol yok, yumurta yok, istek çokken ansızın zank zank zank diye gerçekleşen planlar, alınan biletler, rezervasyonlar derken önümdeki 1 ay kilit!

 İlk yazımda da bahsettiğim gibi ilk vurgun Cordoba ve Cadiz olmuştu. (Güney İspanya) Sonrası okul, Madrid'i tanıma turları, kaynamaş vs diye geçmişti. Aslına bakarsanız şu kısa Erasmus hayatımda bu derece yoğun bir gezi programı çok iyi olacaktı.

Gezdim oldu, geçtim ve de gittim!

NOT: Tamamlanamamış bir psikolojik an yazısı ;)